kimse kendi rızasıyla mıknatıs almaz..

 .

uzun yıllardır farkında olmadığımız gerçeklerin biri sadece bu. 

şöyle bi' çocukluğunuza kadar gidin bakalım, sahip olduğunuz ya da evinizde olan mıknatısların hangisini satın aldınız! içlerinde mıknatıs olan ürünlerden bahsetmiyorum, baya baya gidip bir yerden parasını verip mıknatıs almaktan söz ediyorum. sağduyulu bireylerin yüzümüze vurmadığı ve ne hikmetse kimsenin de bundan bahsetmediği bir gerçeküstü nüans sanki. acil ya da değil bütün ihtiyaçların karşılanabildiği modern(!) dünyada mıknatıs ihtiyaçları için hiç aracı bulamamak sanki büyük bir eziyet bizlere. düşünsenize, yeryüzünde insanlığın mıknatıs ihtiyaçları için saçma isme salak bi' sahip toplumsal örgüt bile yok, baya yok yani! 


bütün bu hangameden sıyrılana kadar yaşanan eziyetler peki? hangimiz gerçekten bir mıknatısı tam anlamıyla istedik ki zaten. ne kadar özümsedik ve arzuladık zıt kutupların birbirini çekmesi yasasını. zürdüştlük daha kadim bir dinin mensubu olurken de bunları dile getirmiştik hatırlarsanız. ateşe tapınmaların yıl dönümüydü, inandığımız yalanlardan bıktığımız salı günlerinde. sonrasında çıkagelen ve bizleri biz yapan bu yoksunluk, annemizin dikiş kutusunda bir anda beliren ve toplu iğneleri bir arada tutan işe yaramaz o tanrı oluyordu, tek kanallı dönemlerde. 


belki de nedenini hiç bilmediğimiz bir inanış bu. şöyle sakin kafayla düşündüğümüzde hiçbir zaman satın almadığımız mıknatısların bize nasıl geldiğini baya baya bilmiyoruz. onların bu çekimser tavrı bunda etkiliyse eğer, bizim şansımız onlara yakın mesafelerde durmak olsa gerek. tek tek yok olurken yeryüzünden bu mıknatıs parçaları, elden ele dolaşan borcam tencereler gibi bir gün sana da gelir diye umut ediyorum yine bu salı gününde. bu sefer üzerinde dikiş iğneleri ve bilumum kopuk vesveseleriyle. 

ve şimdi sırada, kalan diğer parçasını bulma vakti bu mıknatısın; ikinci dünya savaşından sağ kurtulmuş alman şehirlerinde..