dönmeye niyet etmek..



akgün akova bir şiirinde;

"...
 kimin elini tuttuysam 
 gökkuşağının  altından geçti."  der..

fotoğraf çekmeye başladığım ilk gün çektiğim ilk kare bir insandı. sonrasında düşünecek çok fırsatım oldu elbet; nedir fotoğrafı fotoğraf yapan diye. cevap çok ama çok açıktı; insan! 

bende böyle başladım işte o küçük delikten baktığımda insanları görmeye. bu da onlardan biri efendim. yemek yerken görmüştünüz onu ilk kez. o zaman yemeğini beklerken yaşadığı tedirginliği, yemeğine kavuştuğunda nasılda atmıştı..



sonra daha ne kadar gülebilir acabayı aradım. bazen çok fazlasını buldum, bazende hiç olmayacak kadar doğalını. bu yüzden belki insan fotoğraflarını çekmeyi bu kadar çok seviyorum. doğal olmayı hiç farkında olmadan başarabildikleri için. aniden bastığında o küçük düğmeye, bu kadar içten göründükleri için..


mesela burada. o küçük tavşanların birinden çektiği niyeti okurken. daha başlamadı okumaya. sanki pek ümidi yokmuş gibi bakıyor kağıda değil mi? okuduktan sonraki halini yakalayamadım ne yazık ki. ama bu halinden emin olun daha güler haldeydi..


"bazen.."  

bu kelimeyi sevmiyorum aslında. nedense bir öncekinin hüznünü yansıtıyor hep. hani şu hatırlanmak istemenyenleri. zor elbet, öyle bir anda silinmiyor eskiler. burada biraz o var sanki. toplayıp bir yere kaldırılmış, kapatılmış üstü. yakılıp külleri savrulmuşları bilirim hatta. üflemeye fırsat kalmadan rüzgarın alıp götürdüğü. sanki tamburi cemil bey'in hicaz peşrevi gibi. bazen tınıları kulaklarda çınlayan..


bitecek elbet bu hikayede. ama ben bu yazıyı yazmaya başladığımdan beri geçen süreye bakıyorum da; sanki fotoğrafları çekerken geçen süreden daha uzun. iş böyle olunca acaba artık fotoğrafları bırakıp sadece yazsam mı diyorum. zor elbet! senelerdir elimde duran sigara gibi, artık bir parçam olmuş. gidip gelişlerimi hep kayda almış. hangi ülkeye gitsem o var yanımda! zor yani mirim zor..

haa unutmadan o küçük tavşan bu fotoğrafların sahibine şunları söyledi o küçük kağıtta;

"sana gelen müjde iyidir. her iş sabırla olacaktır, sabrın sonu ise her zaman selamettir.
 hayırlı haberler alacaksın. mesut ve bahtiyar olacaksın.."

31.03.2010 \ istanbul



eli kalem tutan bir delinin defteri

her şey gitmekle başlar ve her şey yolculuktan gelir..
 
öyle derin mevzular üzerine konuşmak değildir haddim; hatta yaptığım bile söylenemez. ben sadece eli vicdanında bir seyyahım. yola da yolcuya da minnet borçluyum. bir gün öder miyim bilinmez; lakin ben daima gittiğim her yer, gördüğüm her şey ve herkes için bir anı bırakırım. bu ya çektiğim bir fotoğraf olur ya da yazdığım bir yazı. işte bu yüzden aslında hep oradayımdır. aklımın, fikrimin bir yanı hep orayı çağırır..

bu fikr ü zaruretle gitmiş, döndüğünde de bu niyetinden hiçbir şeyi kaybetmeyen; hala bir yanı çocuk, hala her yanı gezgin eli kalem tutan bir delinin fikridir bunlar. artık eskisinden daha özgür daha bir huşu içinde hemde..

budur efendim sözün kısası, budur elimizden gelenin ardımıza konmadığı kelamlar. sonrası için fazla bekletmemek sözünü verip sonlansın lafımız tekrar gitmelere andımızı içerek..
ama bu sefer daha bir çabuk dönmelere niyet edip!


..