kısım 3: pergeller, çemberler ve yosemite sarmalları..

.

kesin olarak böyle bir sonuç beklemiyorduk. beklentilerimizin karşılanması için tabiattan yaptığımız talepler, kockoca ulusal parkın her metrekaresinde yerini almıştı bile. arabadan baktığımızda gördüğümüz manzaralar bile tarif edilemez güzelliklerdeyken, indiğimizde bizi karşılayacak olan manzara kim bilir nasıldı. öyle şiddetli duyguların arifesinde önümüze çıkan bütün serzenişleri bir kenra bırakıp devam ettik o beklenen manzaraya karşı. ev sahibimiz bu anı;" jurassic park filminde bir sahne vardır ya hani, başroldeki adam parka ilk girdiğinde karşısına o inanılmaz manzara ve dinazorlar çıkar da adam ağzı açık şekilde bakakalır.." şeklinde tasvir etti. evet gerçekten de öyleydi bu manzara. ama bunu size gösterecek kadar da spoiler katili değildik, olamazdık da..


yolculuk sırasında yosemite'nin iradesine boyun eğmek, belki de istifade edebileceğimiz en mecburi olguydu. çünkü kaldığımız evin bahçesinden parkın girişine kadar giden yolda dahi kimsesizlik ve yoksunluk çekiyorduk. çünkü dünyanın en güzel ulusal parkın yanı başımızdayken başka bir ağacın gölgesi bize haramda bütün dinlerde, elbette şamanizim dahil. sınırları dışında kalmış bir toprağa kök salmış olmak bile başlı başına aciziyetti peki bu kadar güzel olan sadece yosemite miydi? ona revan olmak bile belki günümüz şartları için bulunmaz nimetlerden biriyken, daha güzeliğini aramak sanki bencillik oscarlarında en iyi senaryoya layık görülmekti. direnmiş, karşı gelmiş, belki kızmış.. her şeye böyle doğal cevaplar verebilmek dahi insanlık için büyük başarıyken, halefin selefe olan benzerliği dünyanın geri kalanını tamin dahi etmedi.


sonrası mı?

sonrasında biz manzaraya bakakaldık bütün benliğimizle. ağzımızda çıkan onca lafa rağmen bütün kaya parçaları selam durdu, o dehşetengiz büyüklük karşısında..

elbette içimizde yosemite'nin ayak izleri..




..week 48 is over!