park ve bahçeler müdürlüğü, no:46, viyana

.

sonuna yaklaşırken bütün seyahatlerin, birer kaygılanma sebebi arıyorduk zihnimizde. şefkatli ya da değil bütün hükümdarların birer sülieti peyhad oluyordu yeryüzünde. bunların hangisine karşı savunacaktık ki benliğimizi, hangisine karşı gelecektik bütün düetlerde. biz, sırf görmek için gittiğimiz şehirlerin kahramanıydık, fazlası değil. görmediklerimizde salınan namımız daha çok birer nes-i müdafa olarak algılandı jürilerce. halbu ki onlara bile çok gelmiştik. çok değil daha bir kaç gün önce köşe bucak bizi sıkıştıran şehre, bu sefer daha yeşil bakabilmek için saraylara hücum ettik. yol yordam bilmediğimizden değil,  tek çaremiz olduğundan yaptık bunu. şimdi daha iyi anlıyorum da, iyi ki de yapmışız..


ihtişamın bir çok portresi ile karşılaşıyorduk yürürken. her birinde birer dakika beklesek bütün portreleri bitirmemiz sanırım yüzyıllar sürecekti bu yeşillikte. kimsenin böyle büyük hayalleri olmaması gerekiyordu oysa ki. bize girişte bunu söylemişlerdi dünyada, daha doğrusu yaşadığımız ülkede. önüne ne konursa yiyen bir güruha mensup müridlerdik hepimiz yeryüzene gönderilmiş bütün peygamberlerin son yemeklerinde, elbette isa'nınki hariç. betimlemesi bile güzelken böyle hayalleri neden sadece son cümlesine takılıyordu ki okur. viyana gibi olmak varken hem de.. 


renklerin bile seçilebildiğimiz bütün mevsimleri yaşıyorduk viyana'da. o ise bunu sanki bunu 50krş farkla almışız gibi gösteriyor, bizi çileden çıkartıyordu. birer ağaç daha fazla görsek bizi hiç hayal edemeyeceğimiz yeraltı dünyalarına sokmaya hazırdı. ortaçağ kilisleri minvalinde evler hayal etsek bile, karşımıza çıkan daha çok modern sanat eserleriydi saray bahçelerinde. birer heykel daha konmalıydı önümüze bizi karşılamak için; lakin olmadı. tavan süslemeleri bile azdı sanki bütün dolbabehçeleri'nde. bilerek toplanmayan yapraklar sanki gizlenen şeylerin habercisiydi avusturya hükümeti düzeyinde. bunu bütün resmi makamlara duyurmaya kalkışsak da, bizim makus talihimiz hiçbir zaman bunu başaracak kadar gün yüzü görmemişti..