bir gülümseme için beklenen bir başkası


hava soğuktu biraz. aslında yürümek için idealdi ama yine de titretiyordu insanı. böyle anların birindedir efendim bu hanımefendi ile karşılaşmamız. kendisi beyoğlu'nun bilmem hangi sokağında; dışarıda bomboş duran masaların birine tek başına oturmuş, o soğuğa aldırmadan içkisini yudumluyordu. bense bu durumu garipsemiş halimle yanından geçerken bir an duraksadım ve sordum kendisine; "-fotoğrafınızı çekebilir miyim?"

"- tabi sorun değil.." dedi, şaşırmış ve hafif çekingen bir gülümseme ile. biraz yürüdükten sonra bu gördüğünüz pozu çektim. gidip hemen gösterdim kendisine. "-demek fotoğrafta da belli oluyor ne kadar sinirli olduğum.." dedi. bunu söylerken öyle bir hali vardı ki; sanki ben hiç orada yokmuşum gibi içten ve kararlıydı. tek kelime etmedim, edemedim! hafif yokuş aşağı yoldan yürüdüm ve ileride durdum. şimdi yapmam gereken bir kaç poz daha mıydı, yoksa çekip gitmek mi? 


ben ikincisini yaptım! durdum ve bu yukarıdaki pozu yakalayana kadar bastım deklanşöre. bundan önce ne kadar fotoğraf var elimde ya da kaç defa bastım deklanşöre inanın saymadım. ama eminim otuzun üzerindedir. hepsinde o ilk fotoğraftaki, kendi deyimi ile "-sinirli" hali vardı. ne içindi ya da neyeydi bu sinir inanın bilmiyorum. sorsam söyler miydi inanın buna da emin değilim! 

bu gülümsemenin sebebine gelince efendim; bir arkadaş. ya sinirli  haline sebep olmuş, bundan önceki otuz bozu verdiren arkadaş ya da onunla hiç alakası olmayan sadece o derde ortak olmak için gelmiş bir arkadaş..

bu gülerken gördüğünüz hanımefendinin karşısına oturdu kendisi. sadece ona bu gülümsemeyi vermedi elbette. bana da oradan gönül rahatlığı ile ayrılma huzurunu verdi..

dicek pek söz yok! dostlukları daim olsun..

*bu arada fotoğraf albümü kısmında bir kaç fotoğraf daha var bu anın hatırası.