sebeb-i telif vol: 4


>>> 2008 (ikibinsekiz) için söylenecek sözler aradım ama bulmakta zorlanmalar da yaşamadım değil. Aslında senelerin önem kazanmadığı bir irtica faaliyeti olsa gerek bu yaptığım. Geçen senelerin üstüne çekilen bir sünger mi dersiniz bilmem ama; bu sene sanırım daha farklı geçti diğerlerinden... Klozette oturuken tuvalet kağıdığını bitmesiyle yaşanılan tedirginlik vardı belki, bundan mütevveli (ki bu aralar en çok kullandığım kelimelerdendir...) durum-u ahval karşısında durduk kaldım anlıcanız... Ne olursa olsun güzeldili geçmiş zamanları özletmesin. Çünkü; Ne Şam'ın Şekerine Hasretiz Ne Arab'ın Yüzüne !...

>>> Mekanda biraz değişiklik yaptım. Malum tebdil-i mekanda ferahlık var. Şöyle bir tozunu alıyım diye girdim; baktım olmuyo koltukları çekip altınıda sildim yani. Blog şenlendi anlıcanız, rastgele o vakit...

>>> Hazır çorbalar konusunda yapılan en güzel yorum yapıldı bu gece; " Eğer bu hazır çorbalar gerçekten hazırsa neden karıştırıyoruz..? " Bu yorum için dicek lafım yok. 34 kem 27 'yi burdan kutluyoruz... (bkz; kemal kurşun)

>>> Yılbaşı partisi için yer ayırttık bu arada. Süper bir mekan. Yani ben bile bu kadar ucuza kapatacağımızı düşünmemiştim. Sanatçılar (ki -lar çoğul eki kullandım dikkatinizi celb ederim), yemekler, içenler için sınırsız alkol herşey var. Bu sene sanırım biraz eğlenceli geçicek... Şaka lan şaka evdeyim :)))

>>> Geçen sene için akılda kalan tek şey sanırım; İtalya' idi. Diğer ülke için hazırlıklar başladı. Bakalım izin mevzuhunu çözersek hedefte orası var. (bkz; phuket island- thailand) Şimdiden ümitlendirmek istemem ama, burnumu silicek mendillere bile söyledim size mi söylemicem... Yerim sizi ben yerim
>>> Yeni hayatlar dünyaya getirmek, sanırım biraz cesaretin tadına varıp onu dışarvurma tekniği ile tuvale yansıtmaya benziyor. Aramıza yeni katılanlaradır bu yazımız... (bkz; biri erkek-biri kız)
>>> Hisseli harikalar kumpanyası açarsa perdesini, hakkınız olanı alın; olmadı eğer alamadıysanız ya da biri buna engel olduysa, emin olun sular çekilir devreye karıncalar girer... (bkz; anlayana)
>>> Davetimiz icabettendir bu yazdıklarımız, Üstad'a saygıdandır belki de. Bırakın yazıyım istediğimi, döküyüm eteğimdekileri... Alın elinize sopaları, gelin üstüme;nereye kadar bakalım, görücez... Ateş ile cürm arasında bırakırsam sizi Allah yardımcınız ola...

photo by: meren

neyzen tevfik


Onu tanımakla yaşamak arasında bir fark bulmaya çalışmadım; sözümün eri bir insan mıyım onu da bilmem. Sadece bir minnet borcu duymaktayım kendsine... Oturup konuştuğumdan da değil hani, sadece bir nev-i şahsına münhasırın elekten geçirilmişleridir elimizde ki. Ben de onlardan arta kalanları topladım sofra bezinden, ziyan olmasın gitmesin çöpe diye. Kimseye de değil, sadece kendime. Paylaşmam kimseyle, umrumda da değilsiniz. O benimdir, tıpkı onun şaraba ait olması gibi…

Izdırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer,
Ömr-i fâni gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyliyemez hânde-i hurrem de geçer,
Devr-i şâdi de geçer gussa-i mâtem de geçer,
Gece gündüz yok olur, ân-ı dem âdem de geçer,
Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer.

Bir iştirak-ı devrimdir bedende üstadın yaptığı. O kadar bağlıdır ki ney'ine; çok içtiğinden mütevveli kapatıldığı Bakırköy hastanesi'nde ki yatağının demirini söküp ney yapmıştır kendine. Üflemiştir en tok sesle, acemaşiran peşrevi Neyzen Emin Dede'den... İliklerinize kadar işlesin o 4 dakikalık taş plak kaydı. Canınıza okusun! Olmadık yerinizden vursun sizi, acırsam şerefsizim !..

Düşeli derdi firakın ile sevdaya meye,
Müptelayım,deliyim,sinmişim esrar-ı ney’e.
Feleğin,kahpe başında paralansın parası,
Ben güzel sevmeye geldim,değil ekmek yemeye !..

Benden bu kadar, sabahın 4'ü oldu. Halen kulağımda sesi Üstad'ımın. Olmayacak duaya amin'i çoktan dediğimden olsa gerek, hiç gitmesin der gibiyim... Ruhun şad olsun Üstad, mekanın cennet olsun...

sözlük karıştı


Doğum günün kutlu olsun ssg... (bkz: ekşi sözlük) Şimdi olacak iş değil belki ama ssg'nin doğum gibi güzel bir gün, onun en büyük eseri sözlüğün sonunu getirecek bir sebebe mi neden oldu..?

Gerçekten inanılacak gibi değil; bir gece de tamı tamına 10 bine yakın yazar alındı. 9. ve 10. nesil'den alınan neydüü belirsiz insancıklar içine etti sözlüğün tabiri cayizse... Artık sayfa açılmaz oldu, elimiz gitmemeye başlandı sözlüğümüze. Sol frame'de bir günde (şimdi bakıp yazıyorum) 5183 başlık var. Sayfa sayısını hiç sormayın. Bu görüşmemiş bir olay, duyulmamış hatta...

Pişmanlar mı bilmem orasını sözlüğün içine ederken (bkz; kimi raikonen) , kıçları tavana değdi mi onu da bilmem ama pişman oldukları çok belli. Şimdi ellerinde tırpanlar biçmeye başladılar yeni suserları, ortalıkta kan gövdeyi götürmeye başladı; ama sanırım artık çok geç...

Geçenlerde yine söylemiştim sözlük karıştı diye; yine söylüyorum. Sözlük çoook karıştı !...
Yarım saat sonra gelen edit; " Server Busy Hatası " kına yakın kına !..

parmak arası terlik


Yeni bir irtica ile karşınızdayız diyemicem; çünkü konu aslında hepimizden bahsediyor... Bakın, az sonra okuyacaklarınız; en az bir kere, belki de hergün yaşadıklarımızdan sadece benim cımbızla çektiklerim !..
Genel olarak bir düellodur, tabi yapmayı bilene...


- Neden insanlar yemek yerken ilk olarak tuzuna bakmadan tuz atar..? Ulan bi bak , belki tuzlu...

- Eğer asansöre yalnız bindiysek kesinlikle aynada kendimize bakarız..? Kimisi sivilce sıkar, kimi akan kalemini siler. De gedin hele yaaa

- Neden her zaman elimiz dolu iken kapı açmak istediğimizde anahtar elimiz ilk attığımız cebimizde değildir...

- Sakız çiğnerken su içtiğimizde sakız neden sertleşir ki..?

- Saçı uzun olanlar bilir, topladığınızda saçın biri aradan kaçar ve o tokaya tutunmak istemez ya işte deli eder o durum, kesesi gelir o insan onu...

- Şu kendiliğinde açılan kapılar neden her zaman siz gelirken kapanır, ulan garezin bize mi..? Ayıp beee

- Bir de kalyve de bir şey yazarken, yalnış yazdığımız harfi silmek varken neden bütün kelimeyi sileriz..?

- Giydiğimiz bir şeye dökülen her ne ise neden hep en görünen yere dökülür..? İlla milletin gözüne sokar gibi tam meydan da durur. Şöyle görünmeyen bir yere dökülse, saklamasak kıçımızı başımızı... 


Edit; Resim tarafımdan İtalya Floransa'da çekilmiştir. Belirtmeden edemedim..

ateş yakarız, onu söndüren suyu ısıtmak için




Destursuz bağa girmek !.. Hele de bağcı bunu olduğundan daha kötü algılarsa o zaman işiniz daha zor... Yine farklı başladım yazıya, konuyla ya da resimle ne alakası var di mi..? Olmasına gerek duyduğumu düşünmüyorum. Aslında bu aralar düşünemiyorum orası ayrı... Resim Roma'dan !.. Sabahın erken saatleri, ortalıkta pek fazla insan yok. Sadece bir kaç araç, bir kaç insan... Via Del Corsa'ya yani Roma'nın en ünlü caddesine komşu, onu tamamlayan bir caddedir burası. Kalabalıktır da akşama doğru bakmayın böyle olduğuna..! Gelelim karşıda ki anıta; Sezar için yapılmış devasa yapıt. Sadace onu görmek için bile gidilir zannımca İtalya'ya, belki de Roma'ya !.. Size de ilham verir yakacak bir şehir bulmak için... Kolay gelsin efendim, kolay gelsin !

edit: 19.12.2008'de...

sebeb-i telif vol: 3


>>> Hellim peyniri tadında hayat yaşayanlaradır bu yazdıklarım, hani şu neydüü belirsiz, gölgesi bile olmayanlar keşkülleredir. Bakın sonradan uyarmadı demeyin, ben yazarsam işin içinden çıkmak zor olur. " Epi topu " gibi saçma bir ikileme bile kullanmam yazdıklarımda. Neler kusarım bir tek ben bilirim, kaç kova doldurur ben sayarım... Elinizden geleni ardınıza koyun, gelir alırım birgün..!


>>> Döndüm...

>>> Hayatımda yediğim en iyi pizzaydı. Amerika'da ki Papa Jonhs'dan sonra sanırım yememiştim böylesini. Gerçekten de İtalya'da yenmesi lazım bu meletin..! Hamur o kadar ince ki yani biraz daha kalsa fırında, sanırım kıtır kıtır olurdu. Burda yediklerimiz emin olun pizza filan değil, sünger sünger...

>>> İtalya için burda birşeyler söylemicem, konuşmak daha güzel gelir bana böyle şeyleri... Yüzümde ki o mutluluğu görmeniz, belki bişeyler sezmeniz... Aman ne biliyim güzeldi, gerçekten güzeldi... Sadece bendim, sen yoktun, o yoktu... Ben vardım !.. { Üç noktayı (...) çok kullanıyorum bilenler bilir, seviyorum }

>>> Ümraniye'ye taşındık, ordayız artık. Getiren gönderen sağolsun..! Anlayana tabi !...

>>> Kısa cümleler kurdum bugün, olmadık şeyler söyledim belki. Ama hak ettim ben bunu, suçluyum. Elimde olmayanı istemekle, keşke olsaydı demek arasında ki tırstıran duyguyu yaşadım...Hadi hayırlısı bakalım !..

>>> Keşke sende olsaydın...

2 gün sonra gelen edit; İyi ki Yoktun !.. Çelişki değildir bu yaşadığım, belki de tam tersi doğruyu bulmaktır. Aramaya çıkmaya bile gerek kalmadan !.. Almadan yanıma misketlerimi..

edit: 16.12.2008'den...