Onu tanımakla yaşamak arasında bir fark bulmaya çalışmadım; sözümün eri bir insan mıyım onu da bilmem. Sadece bir minnet borcu duymaktayım kendsine... Oturup konuştuğumdan da değil hani, sadece bir nev-i şahsına münhasırın elekten geçirilmişleridir elimizde ki. Ben de onlardan arta kalanları topladım sofra bezinden, ziyan olmasın gitmesin çöpe diye. Kimseye de değil, sadece kendime. Paylaşmam kimseyle, umrumda da değilsiniz. O benimdir, tıpkı onun şaraba ait olması gibi…
Izdırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer,
Ömr-i fâni gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyliyemez hânde-i hurrem de geçer,
Devr-i şâdi de geçer gussa-i mâtem de geçer,
Gece gündüz yok olur, ân-ı dem âdem de geçer,
Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer.
Bir iştirak-ı devrimdir bedende üstadın yaptığı. O kadar bağlıdır ki ney'ine; çok içtiğinden mütevveli kapatıldığı Bakırköy hastanesi'nde ki yatağının demirini söküp ney yapmıştır kendine. Üflemiştir en tok sesle, acemaşiran peşrevi Neyzen Emin Dede'den... İliklerinize kadar işlesin o 4 dakikalık taş plak kaydı. Canınıza okusun! Olmadık yerinizden vursun sizi, acırsam şerefsizim !..
Düşeli derdi firakın ile sevdaya meye,
Müptelayım,deliyim,sinmişim esrar-ı ney’e.
Feleğin,kahpe başında paralansın parası,
Ben güzel sevmeye geldim,değil ekmek yemeye !..
Benden bu kadar, sabahın 4'ü oldu. Halen kulağımda sesi Üstad'ımın. Olmayacak duaya amin'i çoktan dediğimden olsa gerek, hiç gitmesin der gibiyim... Ruhun şad olsun Üstad, mekanın cennet olsun...
0 fikre tercüman olmuş:
Yorum Gönder
hani duşa girersin de su ısınana kadar geçen süre içinde yaşadığın üşüme vardır ya?
hahh işte o anlarda aklına takılan bir yorum olsun..