kendisinin bir de saçma sapan tavırları vardır. "siz geçin görüşme odasına geliyor kendisi" gibilerinden! zannedersin reys-i cumhur gelecek.. gelir 15-20 dakika sonra topuklu ayakkabısı ve elinde bir ajanda ve dosyayla. oturmadan sorar; "bişey içer misiniz?" ulan sanki "evet içerim, şalgam ver" desem verecek. yahu iş görüşmesine gelmiş, kaderi senin elinde olan bir insan senden içecek bişey ister mi hiç? mantıklı düşün azıcık..!
başlar konuşmaya.. ilk sorusu hep; "neden biz?" olurdur.. nasıl bir soru bu hacım ya. ulan bin tane vardı da ben seni seçmedim ki. ben başvurdum işsiz olduğum için sen aralarından beni seçtin. asıl sen söyle neden ben?.. ama işte sorulmaz, el kol bağlı tabi..
sorulan sorular, tecrübeler filan hepsi bittikten sonra yavşak bi gülümseme ile sorar;
- benim soracaklarım bu kadar, var mı sizin soracağınız bişey?
yoktur tabiki.. kaderiniz o ajandanın içindeki kariyer netten alınmış çıktının içindedir. ve işin kötü yani olay bu ablamızda biter..
foto için edit: yazık lan çocuklara..
1 fikre tercüman olmuş:
"şalgam sevmiyorum ama kendisi direk rakıyı çağrıştırıyor bana. neden, sorarım sana neden?" diye sormak isterim insan kaynaklarından aylin hanıma.
Yorum Gönder
hani duşa girersin de su ısınana kadar geçen süre içinde yaşadığın üşüme vardır ya?
hahh işte o anlarda aklına takılan bir yorum olsun..