tekneler, balinalar ve 70 milletten insanlar hakkında..

.

hangimizin aklına geldi hatırlamıyorum, sanırım ilks'ndi. o kadar maceranın üzerine bir de okyanusa açılıp balina izleme organizasyonu sadece onun başının altından çıkar zaten. her neyse.. hepimizin heyecanı tavan yaptığından olsa gerek sabah erken kalkıp yakınlarda bulduğum muhteşem kahvaltıcıda yediğimiz devasa büyüklükteki pancakelerden sonra kalifornia'nın iç kısımlarında sanırım 1 saat süren yolculuktan sonra tur için varmamız gereken yere, moss landing'e vardık...


saat yaklaşırken listede adı yazan herkes toplanmaya başladı.. güzel taraf, ne kadar fazla millet varsa o kadar güzeldi. güzeldi çünkü uçsuz bucaksız okyanusun ortasında bir sürü farklı milletten insanla aynı kaderi paylaşacaktım. o yüzden hemen en uzak coğrafyayı bulmaya çalıştım, kaderimde uzak doğlulular vardı tabiki.. ha bi' de baya fazla amerikalı vardı teknede. koca coğrafyada böyle imkanları olan nadir bölgeler var ve amerikalıların %39'unun yaşadığı eyalet harici başka eyalet görmediğini düşünürsek bu garipti.. 


turu yöneten ve tur öncesi bütün parayı toplayan şirin ablamız, öncesinde küçük bir bilgilendirme toplantısı yapıp turda "bir ihtimal" yaşanacaklardan bahsetti. şimdi burada es verelim; 

  • konu: tekneyle okyanusa açılıp balina izlemek
  • yer:    okyanus
  • zaman:   eylül ayı
  • olasılık:  belirsiz

durum böyle olunca şirin ablamız asıl amacımızın balina izlemek olmasına rağmen bunu bazen gerçekleşemeyeceğini, görsek bile bu koca hayvanların biraz uzakta olabileceğini söyledi. kabul etmiştik bir kere ve garantili ürünlere karşı biraz çekincelerimiz vardı..




işin stratejik kısmına, yani teknede en güzel yeri kapma olayına gelmişti sıra. burada gözlem yeteneği önemli a dostlar. ilk önce toplam kişi sayısını, teknenin ebatlarına bölüp; kendinizi en güzel bölüme yerleştirdikten sonra, arta kalan kısma da diğer insanları yerleştirmeniz lazım. bu da her baba yidiğin harcı değil. öyle işte.. 


beklenti konusu gündeme gelmişti hepimizin beyninde. ama kimse ya göremezsek ihtimalini dile dahi getirmiyordu. hayatımızda belki de bir kere yaşayacağımız bu şölenden elimiz boş dönmek biraz ağır olurdu sanki. hele de bu kadar yolu arabayla gelip, koca eyaleti adım adım katederken. kaderimizde olan herhangi bir şeyden küçük alıntılar yapmak için ortamlarda, balinalar aslında güzel fırsattı. çoğu insana kalifornia'da tekneyle okyanusa açılıp balinaları izledik demek biraz havalı olsa gerekti, öyleydi de..

    

aynı tarzları olan, aynı ekibin üyeleri bizi tekneye binerken karşılıyordu. biraz gururumuz okşansa da kafamız hala balinaların bize yüzünü gösterip göstermeyeceği yönendeydi, yani teknenin kıç tarafında. kimi için garip, kimi içinse normal karşılanabilecek bu durum bize daha fazla şevk vermişti ve beklemeye başladık.. 


kültürün insanlar için su gibi hayati önem taşıdığı bu topraklarda, bizim tekneye nazire yaparcasına ailevi saadetlerine kürek çeken insanlara şahit olduk. buna iklim aldatmacası mı deriz bilmem, böyle derin bir suda bu kadar su üstünde yaşanacak duygu değildi bu. kös kös oturan, oturtulan bizler hakkımızda hayırlısılardan başka bi' de mısır gevreği almıştık, enfes kokulu koca süpermarketlerden..


tulum peyniri ve galeta. bu rüzgarlı seyahatin bilinmeyen denklemiydi..


*to be continued



..week 41 is over


2 fikre tercüman olmuş:

pelinpembesi dedi ki...

Devamini heyecanla bekliyorum, her yazınızda
olduğu gibi..

zenbilli dedi ki...

Deniz yazıları hiç yarım kalmaz, kendini hepten okutur bana... Gelenek bozulmadı.. Teşekkürler
http://zenbilli.blogspot.com

Yorum Gönder

hani duşa girersin de su ısınana kadar geçen süre içinde yaşadığın üşüme vardır ya?

hahh işte o anlarda aklına takılan bir yorum olsun..