ne güzel şehrimizdin sen petersburg

(iş bu yazı bir yolculuk öncesi yazısıdır)



..yani elbette bir genelleme yapmak saçma olacak burası kesin. lakin biraz gözlem yaparak ulaşılacak bazı çözümlemeleri ben şimdiden insanlara anlatmaya çalışıyorum. aslında biraz görmeye çalışsalar onlarda farkına varacaklar. kime diyosam! neyse, sizden yaşça büyük olanların genellikle vişne suyu sevdiği bir dünyada yaşadığımızın farkındasınız değil mi? bence olun. öyle çok fazla kurcalamaya gerek yok bu tespiti. çünkü gerçekten de böyle bir olay var. ortalama yaşça büyük nesle şöyle bir bakın, meyve suyu dendiğinde tercihleri hep vişne suyundan yana olmuştur. ben bunu uzun seneler eve gelen misafirde filan deneyimledim. aşağı yukarı hepsi kendilerine tercih sunulduğunda hep vişne suyunu seçti; bayram olsun ya da olmasın. şeftali veyahut kayısı konusunda fikirleri dahi olmadığını gördüm. olsun; onları da seviyorum ben. ha unutmadan bu seremoni sırasında "ayran" tercih edenlerin sayısı, ikram edilen tatlının baklava olmasıyla doğru orantılı. durum çocuklara gelince ise biraz daha farklılık kazanmıyor değil tabi. evde yapılan ayranın genellikle pütürlü olması, onların tercihinin gazlı içeceklerden yana olmasına sebep oldu. böylece koca bir nesil ayrandan soğudu. sebep; evde yapılan ayranın genellikle pütürlü olması..


hayır bir de olayın örtbas edilme durumu var. annesinin fırlattığı terliği ona geri götüren çocuk masumiyetinden hallice olan. biraz farkı var, yok değil. ama yine de bazı nesilleri -ki biz sanırım bu nesle giriyoruz- normal olan alışkanlıklardan soğutmuş bir anne baba güruhu mevcut. tabi bu söylediğime; "anne çoraplarım nerde?" sorusuna; "nerede çıkardıysan ordadır.." cevabını veren anne de dahil. durum böyle olunca da sırf geçmişimle oynaştığım için kendisini aldattığımı sanan insanlara, benim yaşadıklarımın aynılarını yaşadıkları için biraz garip gözlerle bakıyorum. hem ne kadar farklı olabiliriz ki; kızların poposuna bakmak için onlara yol veren garip insanlarız hepimiz. hem ayrıca hiçbirimiz bayrama inanmadık ama bir harçlık mevzuhu var..


şimdi bunları neden anlattığım konusuna biraz değineyim. yazıda birçok kere geçen "anne-baba" kelimelerinin sebebi; iş bu yazıyı akşama okuyup bana bir hışımla telefon açacak annemle alakalı. ben ne zaman bir yere gitmeye karar versem ve anneme olduğumdan neşeli bi' şekilde telefon açsam; "oğlum yine nereye gidiyorsun" der.

unutmadan; benim annemde yeryüzündeki en mantıklı ve en iç acıtıcı cevabı veren annelerden. o çorabın nerede çıkartıldığını bilenlerden yani. düşünsenize lan! nerde çıkarttıysan orda.. bunun daha sade ve anlaşılır, bir o kadar da vurucu bir şekli olabilir mi? 
böyle olunca da ben yine bir yolculuk öncesi buraya bir şeyler karalama kararımı ilk defa anneme söylemeden yapıyorum. nasıl olsa akşama okuyup arar beni ve ben yine bulduğum ucuz biletlerden, ucuz hostel rezervasyonlarından filan bahsederim. o yine oğlum gitme tek başına, soğuktur oralar, kaç gün kalıcan, -atlet giy!- filan dicek nasıl olsa. o yüzden bu sefer buradan okusun istedim. (salağım yemin ederim gerizekalıyım çocuğum ben yaaa)

bu sefer durak saint petersburg efendim (6-11 şubat). belki biraz soğuk bir yolculuk olacak ama; st. petersburg'a gidilecek mevsimi seçerken "kutuplara yazın gidelim sıcak olur" gibisinden bir tavır takınamayan insanlar gibi bende tarihi bu şekilde belirledim. toplam 5 günde st. petersburg'un altını üstüne getirmek temalı bir çalışma yapasım geldi belki de. öylede garip bi' insanım işte. evet kıçım donacak belki ama yine de gidip görmekte fayda var. malum ülkenin güzelliği takdire şayan. / hava şartlarından dolayı gidemezsem, uçağım filan kalkmazsa silerim bu yazıyı ona göre :) /
öyle işte efendim. ben yine bir yolculuk öncesi yazısıyla huzurlarınızdan ayrılırken, bir yandan da akşam annemle yapacağı telefon konuşmasına hazırlanıyorum. ciddiyim bu sefer suçu sizin üzerinize atarım. suçum yok, onlar zorladı derim. terlik atar bana, tutar geri götürürüm. düşünün o  kadar da eğitimliyim işte..

ee peki madem saint petersburg'dan dönünce görüşürüz..

bu arada anne söz kalın giyincem,

bak yemin ederim..




bir gün sonra gelen edit; annem aradı. eğer kalın giyinceksen git dedi, kızmadı. (buraya derin bir ohh sesi gelecek)

4 fikre tercüman olmuş:

Adsız dedi ki...

Bu mevsimde oraya gitmek delilik değilde nedir?Allah kolaylık versin.Bari çok resim çekte bizde gitmiş kadar olalım.İyi yolculuklar.

Adsız dedi ki...

iyi yolculuklar sanaaaa, şahane bir 5 gün olsun :) dönüşünü heyecanla bekliyor olacağız..

Adsız dedi ki...

merakla bekliyoruz fotograflarini :)

Funda dedi ki...

çok hoş bir yazı olmuş..bende moskovaya gitmiştim petersburg kadar güzeldi... ama buraya gidemedim inşallah gitmek nasip olur.
http://hayatimyolculuk.blogspot.com.tr

Yorum Gönder

hani duşa girersin de su ısınana kadar geçen süre içinde yaşadığın üşüme vardır ya?

hahh işte o anlarda aklına takılan bir yorum olsun..