makarna öncesi domates sonrası savaşları



Fazla uzun durmucam bu sefer, birine bakıp çıkıcam. Hatta bakın bugün bişey olarakta gelmedim. Öyle mal mal, sap gibi geldim. Halaylara da katılmadım, horonlara da. Ne işim var dedim. Çıktım geldim. Islandım birazda. Olsun değdi ama, güzel gündü; sebebi güzel olandan sanırım. Resimleri de güzel çıktı, baktım evde valla beklediğimden de güzel hem de. Yollucam yakında, merak etmeye gerekte bırakmıcam ayrıca...



Ya ne dicem, insan bişeyden kaçar, o peşini bırakmaz, sürekli üstünüze bulaşırya, aynen onu yaşadım geçen akşam. Ulan ben evime haberleri izlemiyim, boktan püsürden haberim olmasın diye televizyon almıyorum, elin koca göbekli geviş getiren hayvanı yüzünden nadir mutlu olduğum anlardan birinin içine ediliyo. Neymiş efendim, amcamız hergün gelirmiş, sorunluymuş filan. Banane lan, banane! Gitsin evinde izlesin haberini, orda yapsın ne yapacaksa. Terbiyesize bak yaa. Haa bide Ankara'nın seçin şeysini izliyo. İstanbul olsa anlıcam, ne işin var Ankara'yla. Kanalizasyon çukurlarına düşesice, oy sandığı kılıklı dımbıl tosba. Valla halen sinirliyim. Hayır bir de başka kanalı açtırdık, sonra tekrar değiştirdi. Ulan varya dedim, kalkıp uç yan masadan...


Neyse öyle işte, güzelim gün böyle tostik başladı. Allah'tan güzel bitti. Hakakten güzel bitti, sebebi belliydi; etki-tepki prensibi devredeydi hemde hiç olmadığı kadar. Olmayan o beyaz krema bile ikinci planda kaldı. (Bana göre tabi) Belki de kaldırıldı. Ben bişey yapmadım, o da yapmadı. Kim yaptı umrumda da değil. Oldu öyle, valla ne yalan söyliyim güzel de oldu...


Hafif yağmurlu İstiklal Caddesi'nden gelen edit: Yağan yağmur mudur; yoksa hayat mı? anlamadım...

0 fikre tercüman olmuş:

Yorum Gönder

hani duşa girersin de su ısınana kadar geçen süre içinde yaşadığın üşüme vardır ya?

hahh işte o anlarda aklına takılan bir yorum olsun..